Göbeklitepe’nin bulunması tarih yazımını ve geçmişe dair bilgi düzeyimizin ne kadar da eksik olduğunu göstermektedir. Uygarlık kelime anlamı olarak “Uygar olma durumu; medeniyet, medenilik.” İlgili kavram M.Ö 10.000 yılında da aynı şekilde miydi? Kavramlar teorik bazda yaşadığımız dünyada bilinçli konularla bizleri sembolik sistemlere, sınıflamaya ve iletişime tabi olarak gelişimimizi sağlamaktadır. Bilincimizi aşan konularla da aynı gelişimi sağlar. Yaşamımızı belirli bir seçkin sınıfın yönlendirmesine bağlı olarak sınırlıyoruz.

Göbeklitepe’deki yeni gelişmeler etrafımızı çevreleyen görüşlerin üzerinde bilinmeyen birçok şeyin olduğunu anlamamızı sağladı. Bulunan kalıntıların, sadece arkeolojik veriler olmaktan öte, insanlığın evrenle ve kendisiyle olan ilişkisine dair yeni sorular ortaya koyması diyebiliriz. Göbeklitepe’nin, dönemin insanlarının kozmolojik anlayışlarını, dünya görüşlerini ve manevi arayışlarını nasıl yansıttığına dair bir çok spekülasyona da yol açmıştır.

Medeniyetler; Mezopotamya, Akdeniz, Mısır, Hint, Çin, Aztek, Maya, İnka olarak bilinmekteydi. Anadolu’nun bir köşesinde yer alan bir ibadet alanı sanılanın aksine daha eski bir medeniyetin izini buldu. Bu medeniyetin buğdayı evcilleştirdiğini ve hızlı bir şekilde ibadet alanını gizleyebilecek bir akıl yürütmeye sahip olduğunu göstermiştir. Yazı öncesi dönemde bilginin aktarımı ve kültürel mirasın korunması konusunda yeni düşünceler geliştirilebileceği gibi kolektif bilincinin ve inanç sistemlerine yeni bir perspektif ile bakış yapmamız gerekmektedir.


Mezopotamya’da tarih yazımının başlaması günümüzdeki buluşlarla birlikte geçmişi farklı bir şekilde anlamamız gerektiğine neden olmuştur. Bu çaba uygarlık tarihinin başlangıç dinamiklerini bizlere göstermiştir. Avcı-Toplayıcı yapının, Tarım yoğunluklu bir yapıya geçişini görmekteyiz. Yazının bulunması ve kent devletlerinin yoğun bürokratik-otokratik topluluklarına evrilmesini görüyoruz. Küçük bir seçkin yapının, din-ordu temelinde kitlesel imparatorluklara giden yolu açmıştır.




Bu yapısal dinamizm daha önce mi evrimleşti? Göbeklitepe’nin kültürel ve dinsel yapısı bildiğimiz tarihi örgüyü nasıl şekillendireceğini ilerleyen yıllarda göreceğiz. İlgili konu sadece arkeologları değil, antropologları, sosyologları, felsefecileri ve hatta teologlarında yeni fikirler oluşturmasını gerektirecektir. Karahantepe’deki 10.500 yıl öncesine ait bulgularla birlikte tarih yazıcılığı anlayışımızın değişmesine de yardımcı olacaktır. Bunun dışında; Bilginin doğası, tarihin göreceliği ve insanlığın sürekli öğrenme ve yeniden keşfetme potansiyeli üzerine de düşünmemiz gerekmektedir.



Sümerler: Mezopotamya’nın İlk Uygarlığı – Gezgin&Bilgi&Kültür için bir cevap yazın Cevabı iptal et