Mezopotamya Mitolojisindeki önceki yazımızda “Yaratılış” metnine bir göz atmıştık. Semavi dinlerde ve çok tanrılı Yunan medeniyetine olan etkilerini görmüştük. Mezopotamya mitolojisindeki Tufan Mitinin, Semavi dinlerdeki Nuh Tufanına nasıl evrildiğini görebileceğiz.
Tanrılar içinde Enlil insan ırkının yok olmasına karar verir fakat Enki buna yüce bilgenin rüyası vasıtasıyla cevap verir.
Yüce Bilge Enki’ye cevap verir.
Enki ağzını açtı ve hizmetkarına şöyle dedi:
“Bu düşün ne anlama geldiğini öğrenmek istiyorsun demek ki,
O zaman tam olarak tut aklında
Sana verdiğim mesajı
İyi dinle beni! Dediklerimi hiç unutma,
Yık evini, tekne yap kendine!
Malını mülkünü bırak,
Canını kurtar!
İnşa etmen gereken teknenin üzerine çatı da yap ki Apsu’daki gibi
Güneş içini görmesin!
Her tarafı kapalı olmalı
Donanımı da sağlam,
Kalafatı kalın ve dayanıklı olmalı!
Sonra gökten yağmur gibi yağdıracağım sana
Sürüyle kuş ve sepetler dolusu balık!”
Tufanın gelmesi beklenirken yüce bilge şehirdekileri toplar, kente ayak basmayacağını ve tanrıların kararını paylaşır. Tufan’a hazırlık süreci ve Tufan bu şekilde başlamıştır.
Yedi gün ve yedi gece
Öfke, fırtına, dövercesine yağan yağmur
ve Tufan devam etti
Tufan kesildikten sonra tekne mola vereceği tepeye ulaşmış ve yüce bilge karaya çıkıp çıkmayacağını anlamak için kuşları salıyor. Karaya çıkar ve tanrılara ziyafet verir. Enlil ise bu duruma sinirlenir.
Söz verdik hep beraber,
O halde nasıl oluyor da bir canlı
Kurtuluyor yok oluştan?
Nasıl oldu da canlı kaldı bir insan bu katliamda?
Anu ağzını açtı ve korkusuz Enlil’e şöyle dedi:
‘Enki’den başka kim yapmış olabilir ki bunu?
söyleyeyim ki ben aktarmadım konuştuklarımızı’
Enki ağzını açtı ve büyük tanrılara şöyle dedi:
“Ben yaptım bunu sizin iradenize karşı çıkıp bir canlıyı kurtardım
Sakin ol
Tercihinin cezasını suçluya çektirmen gerekiyor
Emirlerine uymayan kişiye!”
İlgili kısımdan sonraki anlatıların çoğu kayıp olduğu için detaylar ve sonrası hakkında detaylı bir bilgi bulunmuyor. Bulunan kısımdan hareketle Enki bazı tedbirler alıyor. Kısırlık ile nüfusun artmamasını sağlıyor.
Enlil ise insan ırkını yok edemediği için salgın hastalık ve kuraklık gönderiyor araya giren tanrılar vasıtasıyla insan ırkı devam ediyor.
İkinci yıl geldiğinde ambarlar boşaltıldı;
Üçüncü yıl geldiğinde
Bitap düştükleri için bütün yüz çizgileri değişmişti
Dördüncü yıl geldiğinde
İnsanlar giderek daha az yer kaplıyordu
Geniş omuzlarını daraltarak dolanıyorlardı
Beşinci yıl geldiğinde
Kızlar analarının içeri girmesine izin vermiyordu
Analar da kızlarına kapıyı açmaz olmuşlardı
İnsan ırkı tanrıların elinde bir oyuncaktı istedikleri şekilde davranabiliyorlardı. Gılgamış destanı içerisinde de Tufan anlatısını görebiliriz. M.Ö 300’e doğru Babilli alim Berossos’un yazılarında da tufan anlatısını görebilirsiniz. Şimdi de semavi dinlerdeki tufan anlatısına bir göz atalım.
Nûh aleyhisselâm, Kur’an’da adı çokça geçen ve dini tebliğ konusunda kavmiyle mücadelesine yer verilen peygamberlerin ilkidir.
Biz Nûh’u, “Kendilerine can yakıcı bir azap gelmeden önce halkını uyar” diyerek kavmine gönderdik.
Şöyle dedi: “Ey kavmim! Şüphesiz ben size gönderilmiş apaçık bir uyarıcıyım.
Allah’a kulluk edin; O’na karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin;
Ki Allah bir kısım günahlarınızı bağışlasın ve size belirli bir vadeye kadar süre tanısın. Şüphesiz Allah’ın belirlediği vade geldiğinde artık ertelenmez. Keşke bilseydiniz!”
Nûh, “Rabbim, dedi, doğrusu bunlar beni dinlemediler, malı ve çocuğu kendi ziyanını arttırmaktan başka bir şeye yaramayan kimseye uydular.
İnsanlara dediler ki: Sakın ilâhlarınızı bırakmayın; hele Ved’den, Suvâ’dan, Yegūs’tan, Yeûk’tan ve Nesr’den asla vazgeçmeyin!
Gerçekten de birçoklarını saptırdılar; (Rabbim!) sen de artık bu zalimlerin şaşkınlıklarını arttır!”
Sonunda günahları yüzünden tûfanda boğuldular, ardından ateşe atıldılar, kendilerine Allah’tan başka yardımcılar da bulamadılar.
Nûh “Rabbim” dedi, “Yeryüzünde inkârcılardan hiç kimseyi sağ bırakma!
Sen onları bırakırsan kullarını saptırırlar ve sadece günahkâr nankör nesiller yetiştirirler.
Rabbim! Beni, annemi babamı, inanmış olarak evime girenleri, mümin erkekleri ve mümin kadınları bağışla, zalimleri ise daima helâk et.”
Nuh suresindeki kısım ile Mezopotamya mitolojisindeki tanrılar arasındaki kavga ve seçilen kişi vasıtasıyla bilgi verilmesi, gemi yapımı ve karaya çıkış gibi ayrıntılar bire bir benzemektedir. Aynı şekilde Tevrat ve İncil anlatımlarında da aynı öğeler karşımıza çıkmaktadır. Geçmişten gelen öğretiler semavi dinler üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Geçmiş, geleceği kurgularken her zaman karşımıza çıkmaktadır. Deneyimlerimiz insan için önemli bir konumdadır. İnsan olarak olayları bir yerlere motiflerken geçmişimizdeki deneyimlerden etkileniriz.
Kaynakça:
Mezopotamya Mitolojisi Jean Bottero, Samuel Noah Kramer

Yorum bırakın